![]() |
||||
Köyün adı bir süre "Ali ka'nın Köyü" olarak bilinmiştir. Bazen hüzün bıraktı bende bazen neşe yaşananlar. Bazen kapandı yollarım aylarca, Bazen kesildi elektriklerim haftalarca, Bazen çaresiz kaldı hastalarım günlerce. Bazen çamura gömüldü ayaklarım, Bazen buz kesti ellerim. Bazen kuraklık vurdu ümitlerimi, Bazen sel aldı emeklerimi. Ama hep ümitle, onurumla, gururumla, başım dik bekledim buraları…
Nice Yiğitler, nice Analar geldi geçti bu diyardan. Az mı ekin biçti, az mı yolma yoldu, döğen sürdü, keven söktü Büyüklerim. Bir kalbur yavruyu bırakıp gidenler oldu vakitsizce, Bazıları muradını alamadan, hayatının baharında buluştu kara toprakla. Kimler yatıyor bağrımda nice hatıralarıyla sessiz ve huzurlu, Kimilerinin yerini ancak ben bilirim bilmese de evlatları torunları…
Kimleri yolcu ettim ben uzaklara gözyaşlarıyla, Yetmiyormuş gibi Adana, Kayseri, Ankara gurbeti, Almanya, Fransa, Danimarka da yakar oldu içimi. Siz gurbette olsanız da benden uzaklarda, esas gurbeti ben yaşadım yıllarca. Bekçilik yaptım bunca zamandır Ata Dede yurdunuza, Güç aldım, cesaret aldım Resulallah Torunu Hocamdan ve Şehidimden. Ne zaman dar’a düşseniz, ne zaman hüzünlenseniz umut oldum bu sayede sizlere…
Gururuyum komşularımın, ilçemin, ilimin. Cahilliği, dargınlığı çoktan gömdüm maziye, Hizmetine gönderdim civan delikanlılarımı Vatanımın ve milletimin…
Kulağım sizde, bir haber beklerim hayırlısıyla. Nefesinizi koklarım anne şefkatiyle, dayanamam acılarınıza, kederlerinize, incinmenize. Rüyalarıma girersiniz puslu puslu her biriniz bir başka yerde. Boncuk boncuk terlemeniz, hıçkırıklarınız, iç çekmeleriniz ayan olur bana, Dualarım sizedir, el açarım Huda’ya…
Küsmem, darılmam, unutmam sizleri ve yaşadıklarınızı. Özlemleriniz, hasretleriniz, hatıralarınız, hayalleriniz gizlidir bende, Siz de unutmayın beni, Terk etmeyin yaşlı ve hüzünlü bedenimi…
Bir şarkı fısıldar maziden buğulu sesiyle. Bir başka kokar benim çiçeklerim, çiğdemim, nevruzum, Gözlere ferdir, dizlere dermandır, her derde devadır nazlı duruşları, mis kokuları. Bir başka doğar bende Güneş; ayrılmak istemez benden, Ay’ı kıskanır, sabahı zor eder kavuşmak için benim nurlu topraklarımla…
Bir iç çekişim, bir hıçkırığım ben... Yeniden yaşanılacak, yaşandıkça güzelleşecek bir Rüya mekanıyım... Ruh serinliği vardır, huzur vardır bende, Hayat ve gerçeklik hüznün buzlu camından görünür buralarda...
Bazen sitemkar, bazen gurbetçi, bazen gariban Tahyurtlular. Ama mesele vatan olunca, onur olunca delikanlı, kükremiş bir aslan nesli Tahyurtlular. Güz’ün hazanını, zemherinin ayazını, kışın soğuğunu kar’ını, baharın çepelliğini, yazın sarı sıcağını, yoklukları, acıları sofrasına dürümüne katık eden Tahyurtlular. Geride bırakılan hatıralara, Tahyurtluluk ruhuna hiçbir zaman leke sürmemiş – sürdürmemiş, gölge düşürmemiş, söz söyletmemiş, Yediden Yetmişe, Kadınıyla Erkeğiyle fedakar Tahyurtlular…
Selam olsun, Tahyurt’umuza… Selam olsun O’nun mert Evlatlarına… Selam olsun O’nu yaşayan ve yaşatanlara…
|
|
|||
![]() |